Yazı: Ayşegül Uyanık ÖRNEKAL / Formsante
Bitmek tükenmek bilmeyen bir diyet maratonuna rağmen bir türlü istediğiniz kiloya ulaşamıyor musunuz? Tartıda gördüğünüz rakama bir gün sevinip ertesi gün yine hüsran mı yaşıyorsunuz? Yazdıklarımız tanıdık geldiyse, sizce de bu işte bir terslik yok mu?
Uzun çabalar sonunda nihayet dilediğiniz kiloya ulaştınız. Artık vitrinde gördüğünüz o elbiseyi alabilirsiniz. Hem o tür giysiler sizin gibi fit bir vücuda sahip olanlara daha çok yakışıyor. Günler geçti, nihayet bu akşam yeni elbisenizle partide tüm gözler sizin üzerinizde olacak. Ama o da ne, daha birkaç hafta önce aldığınız giysinin fermuarı neredeyse patlayacak. İyi ama nasıl? Cevabı basit: Hatalı, geçici çözümler üreten bir diyet döneminin ardından kendini korumak yerine mevcut kilosuna güvenerek yanlış beslenen birçokları gibi, siz de verdiklerinizi fazlasıyla aldınız. Oysa uygun bir program uygulasaydınız hevesiniz kursağınızda kalmayacaktı…
Birçok kişi zayıflamak için kendi başına ya da kulaktan dolma bilgilerle diyet yapıyor. Bazılarında başarılı sonuçlar veren bu süreçler bazılarının da tartılara küsmesine, başladığından daha kötü sonuçlarla karşılaşmasına neden oluyor. Peki sorun nerede? Ne yapıyoruz da kilo vermek bir yana daha fazlasını alıyoruz. En sık rastlanan diyet yanlışlarına dair sorularımızı Aile Hekimi Dr. Gönül Ateşsaçan yanıtladı.
Ömür boyu diyet yapılabilir mi?
Hayır çünkü diyet bir kısıtlama halini ifade ediyor. Kişinin tek başına uygulaması oldukça zor olan bu durum bir destekle yapıldığı zaman anlamlı hale geliyor. Tek başına başlanan diyetler, eğer yeni bir diyetse ve kişi buna konsantre ise en fazla üç hafta sürdürülebiliyor. Bir kişi çok fazla diyet yapıyor, kilo alıp veriyor ise bu onun kontrolsüz olduğuna işaret ediyor. Oysa sağlıklı yaşam ve beslenme programı olarak da adlandırılabilecek olan bu süreç, bir uzman desteğiyle yapılınca sonuca varılabiliyor.
En sık hangi yanlışlar yapılıyor?
Kilo vermenin önündeki en önemli engellerden biri, evde sürekli tartılmak. Bu sayede vücut, kilo vermeye karşı bir direnç oluşturuyor. Oysa ideal olan tartının haftada bir kez, uzman kontrolünde yapılması. Uygun şartlarda kilo kontrolü sağlanan kişinin, ideal kiloya indikten sonraki koruma döneminde formunu nasıl koruyacağını öğrenmesi de önem taşıyor. Kişi kilo kontrolünü, otokontrolünü geliştirerek de yapabiliyor. Yani bir sonuca vardıktan ve istediği bedene ulaştıktan sonra, haftada üç gün diyet yapıp, dört gün dilediği gibi beslenerek formunu koruyabiliyor. Tamamen bırakıp çok kilo aldığı dönemlerde ise yine ideal kiloya inmesi için mutlaka desteğe ihtiyaç duyuyor. Çünkü tek başına yapılıp bırakılan diyetler, kişiyi daha çok yağlandırıyor. Sonuçta hem kilo alınıyor hem de yağlı doku artıyor.
Her diyet listesinde bazı ölçü birimleri var. Bunlar kaşık, kase gibi araçlarla ölçülüyor. Ancak bu ölçüler kişiden kişiye değişebiliyor. Biri kaşığı silme doldururken, diğeri tepeleme dolduruyor. Bu durum diyetin gidişatını değiştiriyor mu?
Tabii ki herkesin deneyimi farklı ama normalde sağlıklı bir insanın midesi kendi iki avucu kadar yiyecek alıyor. Yani bir ana öğünde bu kadar yemek yenmesi gerekiyor. Aksi halde mide genişliyor ve hacmi artıyor. İlk 15 gün eğer çok yüksek kiloda birisi, iki avuç kadar yani 5-6 kaşık sebze yemeği, yanında da 150 gram et yerse bu ona yetmeyebiliyor. Yani ideal kiloya geldikten sonra iki avuç kadar, hatta midemizin yüzde 75’i kadar yemek yeterli olabiliyor. Bu noktada yemek yeme süresi de önem taşıyor. Tokluk 13’üncü dakikada oluşuyor. Oysa Türk toplumunda beşinci dakikada masa toplanıyor. Bu nedenle de masadan kalkar kalkmaz meyve ya da tatlıyla yemeğe devam ediyoruz.
Günde yalnızca üç öğün, örneğin sabah tost, öğlen ızgara, akşam da salata yiyerek diyet yapılır mı?
Öncelikle şunu düzeltelim, eğer kişi acıkmıyorsa dört saatte bir ana öğün yiyebilir. Herkes iki saatte bir beslenmek zorunda değil. Ama kişinin kan şekeri çok sık inip çıkıyorsa, o kişiyi ara öğünlerle desteklemek gerekiyor. Söz konusu kişi zayıf da olabilir, kilolu da… Asıl olan dört saatte bir ana öğünleri atlamamak ve aralarda bol sıvı tüketmek. Yeşil elma, kivi gibi şekersiz meyvelerle ara öğün yapılabilir. Yanında da mide suyunu çeksin diye bir avuç leblebi yenebilir. Kan şekeri düşen kişiler öğleden sonra iki ara öğün dahi tüketebilir. Kişinin acıkması yediğiyle yakından ilgili. Eğer beyaz un, pirinç, makarna, beyaz şeker, çok şekerli meyve tüketilirse iki saat sonra acıkma kaçınılmaz oluyor. Oysa siyah olan gruptan, yani işlenmemiş tam buğday ekmeği, organik ekmek, kepekli makarna tüketilirse ya da et yenirse dört saat sonra acıkma görülüyor. Sürekli diyette olmak da vücutta direnç yaratıyor. Bilinçaltı kendini korumaya alarak, kilo vermeyi engelliyor. Bu durumdan tüm hormonlar etkileniyor, hormonlar da metabolizmayı yavaşlatarak, diyetin başarısızlıkla sonuçlanmasına neden oluyor.
Bazı sebze ve meyveler mevsim dışı olsa da farklı ülkelerden ithal ediliyor. Örneğin yaz meyvesi olan üzüm, bu aylarda yaz mevsiminin yaşandığı Brezilya’dan getiriliyor. Bu meyveleri tüketmek metabolizmada soruna neden oluyor mu?
Bütün meyvelerin kendine has vitamin ve protein yapıları var. Siz hiç yemediğiniz bir vitamine ya da bir besine karşı alerjik çıkabilirsiniz. Bu nedenle de doğru olan, kendi toprağının vermiş olduğunu, mevsiminde tüketmek… Mevsim dışı sebze ve meyve yememek gerekiyor. Her ne kadar şimdi topraksız tarımda birtakım yöntemler gelişse de onlarda da bir miktar kimyasal alınabiliyor. Bu noktaya da dikkat etmek gerekiyor.
Koruma evresine geçilmesi için ideal süre nedir?
İdeal beslenme programı 45 gün sürüyor. Kişinin kilosuna göre bu süre iki-üç aya kadar uzayabiliyor. Fakat 100 kilonun üzerinde olanların mutlaka altı ay kontrol altında olması gerekiyor. Buradaki en önemli konu ise kişinin kontrolden çıktığında desteğe ihtiyaç duyması…
Yani kendi başına diyet yapamayanlar başarısız denemelerin ardından bir uzmanla görüşerek ikinci bir şans elde edebilir mi?
Elbette. Birkaç kez diyet yapmaya çalışıp, yenisine hazırlananlara mutlaka bir uzman ile görüşmelerini öneriyorum. Diyet öncesi, genel olarak hormonlarının ve genel vücut sağlığının kontrol edilmesi gerekiyor. Yapılan incelemelerin ardından ideal kilosunun ne olması gerektiğini öğrenen kişilerin haftada ya da 15 günde bir kontrollerle takipte tutulması önem taşıyor.
Sürekli aynı mönüyü tüketerek diyet yapılabilir mi? Örneğin her gün sürekli ızgara et, tavuk ya da salata yemek bizi zayıflatır mı?
Öncelikle, tek tip beslenme anlayışı diye bir şey yok! Ancak dünyada sonsuz bilgi, internette de sayısız diyet listesi var. Herkes bunları alıp uygulayabilir. Eğer iradesi güçlü, otokontrolü sağlam biriyse bir dönem kilo verilebilir. Ama doğru sonuç için bir uzmanın kişiyi kontrol altında tutup, bütün besin gruplarını dönemsel olarak yedirmesi gerekiyor. Çünkü üç hafta sadece protein diyeti yaptığınızda, özellikle birinci haftadan sonra böbrekler yorulmaya başlıyor. Ya da yalnızca sebze-meyve tüketilmesi vücutta ödem oluşmasına yol açıyor, ki bu da böbrekleri yoruyor. Kişi eğer bir ilaç kullanıyorsa, bu kez de karaciğer etkileniyor. Bu nedenle protein, sebze ya da karbonhidratı hayatımızdan çıkararak kilo vermeye çalışmak, verilenlerin de bir süre sonra alınmasına neden oluyor. Ben bir hekim olarak bir hafta sadece proteinle beslenmesini öngördüğüm hastalarımın yemek programına daha sonra sebze ve karbonhidratı ekliyorum. Ardından proteini tamamen sabah öğününe bırakıp, sebze ve karbonhidratı gün içine yayıyorum. Kişinin gün içinde bu üç besin grubunu tükettiği durumlar da oluyor. Bu kişinin beden tipine, ihtiyacına ve ulaştığı kiloya göre değişiyor. Zaten kitaptan veya listelerden yapılan diyetlerdeki sorun da bu. En düzenli ve sıkı diyet yapan biri dahi iki-üç hafta kilo verdikten sonra bir noktaya gelip, tıkanıyor. “Peki ama şimdi ne yapacağım?” diye soranlara aradığı cevabı uzmanların vermesi gerekiyor.
Diyet hurafeleri!
Kulaktan kulağa yayılan onlarca diyet efsanesi kilo vermek isteyen birçok kişinin bilmeden yanlışa sürüklenmesine yol açıyor. Dr. Gönül Ateşsaçan, bu yanlışları şöyle sıralıyor:
– Bir hafta boyunca sadece sebze çorbası içmek, yağı değil, kası eritiyor. Ayrıca kısa süreli kilo vermeye yardımcı olsa da, toplamda yağ ağırlıklı kilo almaya neden oluyor.
– Eğer kişinin gözü sürekli yemekteyse ve açsa, bu durum o kişinin diyet yaptığını değil, aç olduğunu gösteriyor. Açlık halinde metabolizma hızı yüzde 50 oranında yavaşlıyor. Vücut koruma amaçlı, yağ dokusunu tutuyor. Aç kalarak kilo verilmediğini unutmamak gerekiyor.
– Yemek yenilen saatler büyük önem taşıyor. Saat 19.00’da yediğiniz yiyecekler ile saat 22.00’de yediklerinizin vücudunuza etkileri aynı olmuyor.
– Gece geç yatanlar genellikle zor kilo veriyor. Hormonlar saat 00.00’dan sonra dengeleniyor. Bu nedenle de 00.00-02.00 arasını mutlaka uykuda geçirmek gerekiyor.
– Vücut her gün iki saatten fazla, aşırı spor yapmayı kayıp olarak görüyor. Sporun etkisi 48 saat devam ediyor. Bu nedenle gün aşırı spor yapılması öneriliyor. Eğer yüksek kiloda ve bir sağlık sorunu yoksa, kişinin kilo verme döneminde her gün bir saat yürümesi gerekiyor.
– Diyet kola kalorisiz ancak karaciğeri ciddi biçimde yoruyor. Kilo vermek isteyenler sadece aspartam ve tatlandırıcılı içecekleri içmeyi bırakınca bile direkt kilo verebiliyor.
Bu yöntemler kilo vermeyi kolaylaştırıyor
– Eğer kan şekeri seviyenizde herhangi bir sorun yoksa, soğuk suya katacağınız bir miktar bal ve 7-8 damla limon suyunu hızlıca karıştırıp, üzerine sıcak su ekleyin. Sabahları içeceğiniz bu karışım vücudunuzdaki toksinleri atmanıza yardımcı olacak.
– Bol su içmek zayıflatıyor. Ama suyu yemekten hemen önce ve yemek sırasında değil, öğün aralarında içmek gerekiyor.
– Suyunuzun içine damlatacağınız birkaç damla elma sirkesi, içeceğinizi alkali yapıyor. Ancak detoks yapmaya yardımcı olan sirkenin aşırı tüketilmesi ishale yol açabiliyor.