Şok diyetler tehlikeli

Yazı: Gülru İncu

Kışın hareketsizlik nedeniyle alınan kiloları hızla verme telaşıyla yeniden karşı karşıyayız. Bu endişeli ruh hali, uydurma şok diyetlerin tam da içinde bulunduğumuz dönemde mantar gibi artmasına neden oluyor. Toplum olarak, her zaman bir bahane bulup zayıflama sektörünü hareketlendirip, yeni bir şok diyet yaratılmasına zemin hazırlıyoruz. Fazla kilolarımızdan kurtulmak için düşük ağırlıklı, tek besine dayalı şok diyetlere yöneliyoruz. Çünkü çok yiyor, az yakıyor, fazla enerjiyi depoluyoruz. Ancak burada önemli olan, herkesin birbirinden farklı yapı, kilo, boy ve genetik mirasa sahip olduğunun unutulmaması.

“Şok diyetler vücudumuzu balon gibi önce söndürüp, sonra hızla şişmesine zemin hazırlıyor. Bu tür diyetleri uygulamaya başladığınızda önce hızlı kilo verirsiniz, ama bu kısa sürer” diyen Diyetisyen Nil Şahin Gürhan, bu diyetlerin çok düşük kalorili olduğuna dikkat çekiyor. Vücudumuz bu düşük kaloriye adapte olduğunda harcadığı enerjiyi azaltarak tepki veriyor ve kilo verme duruyor yani metabolizma yavaşlıyor. Bununla birlikte yetersiz vitamin ve mineral alımına bağlı olarak beslenme yetersizlikleri oluşuyor. Gürhan, “Yavaşlayan bir metabolizmayı hızlandırmak o kadar da kolay değil. Bu nedenle bu tür diyetleri yapanların metabolizmaları kolay kolay eski hallerini almaz. Vücutlarındaki besinlerin yetersizliğini düzeltmek ise zaman ister. Vücut yapıları normal insanlara göre daha yumuşak ve sarkık olur” diyor.



Şok diyetlere malzeme olmayın


Şok diyetler tepeden tırnağa olumsuz etkileriyle sağlığımızı tehdit ediyor. Diyetisyen Nil Şahin Gürhan, vücudumuzda yer alan sistemlere göre verebilecekleri zararları şu şekilde özetliyor:

Sinir sistemi: Halüsinasyon, depresyon, unutkanlık.

Solunum sistemi: Apne (kısa süre solunum durması), solunum güçlüğü.

Sindirim sistemi:  Yutma güçlükleri, iştahsızlık, ishal, kabızlık, sindirim sistemi ağrıları.

Dolaşım sistemi: Dolaşım bozuklukları, düşük tansiyon, postüre bağlı hipo-tansiyon (duruşa göre tansiyon düşüklüğü, ani kalp krizi.

Endokrin sistem: Hormonal bozukluklar, kan şekerinde düşüklük.

Beslenme yetersizlikleri: Saç dökülmesi, deride kuruma ve çatlaklar, deride pullanma, soluk ten rengi, anemi.

Diyetisyen Burcu İnce de, şok diyetlerin bunlara ek olarak baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu, sinirlilik, yorgunluk, bulantı, kusma, diyare, konstipasyon, adet düzensizliği, böbrek taşları, soğuğa intolerans, saç dökülmesi, uyuşukluk, tırnak kırılması, bazal metabolizmada azalma gibi yan etkilerine dikkat çekiyor.

Gıda takviyelerine dikkat!

Diyetisyen İnce’nin şok zayıflama diyetlerinin yanı sıra üzerinde önemle durduğu konulardan biri de internette, gazete ve dergilerde sıkça rastlanan bitkisel takviyelerin tanıtımları. “Reçetesiz besin takviyeleri kolay yoldan kilo vermek isteyen birçok insan için obezitenin tedavisinde çekici geliyor. Doğal kaynaklı oldukları, toksik olmadıkları kabul edilen, bu nedenle önemli riskleri de beraberinde getiren gıda takviyeleri herkesin ilgisini çekiyor” diyor.

İnce, yapılan araştırmalar sonucunda besin desteklerinin zayıflama üzerine etkilerinin kanıtlarının yetersiz olduğunu vurguluyor. Uzun dönemde ve sağlıklı olarak kilo vermenin yolu ise, hepimizin bildiği gibi fiziksel aktivitenin bir yaşam tarzı haline getirilmesinden geçiyor.

Yo-Yo döngüsüne girmeyin

Vücutta bulunan depoların hızla yıkılması kan, kolesterol ve trigliserit değerlerini yükseltebiliyor ve ileride şeker hastası ve kalp hastası olma riskini artırıyor. Sürekli uygulanan şok diyetler  Yo-Yo döngüsü oluşturuyor. Şok diyetler genellikle kısa sürede hızlı kilo vermeyi sağlıyor. İstenen kiloya ulaşıldıktan sonra diyet bırakılıyor. Diyet bırakılınca mahrum bırakılan yiyecekler abartılı ve dengesiz bir şekilde tüketiliyor ve vücuda besinlerle alınan enerji birden artıyor. Harcanan enerjiden daha fazla enerji alınması sonucunda, yavaşlayan metabolizmanın da etkisiyle verilen kilolar hızla ve fazlasıyla geri alınıyor. Verdiği kiloların geri gelmesiyle canı sıkılan kişi tekrar diyet yapmaya başlıyor. İşte bu içinden çıkılması çok zor olan döngü, Yo-Yo döngüsü olarak adlandırılıyor. Bu döngüye takılmak sadece sağlığınızı değil, moralinizi de çalıyor. Bu durumdan kurtulmanın en sağlıklı yolu; gerçekçi yaklaşmak ve mucize vadeden şok diyetlerden uzak durarak sağlıklı beslenmeyi yaşam biçimi haline getirmek.



İşin püf noktası


Diyetisyen Nil Şahin Gürhan, diyete başlarken doğru soruyu sorup, doğru yanıtı vermenin ve o doğrultuda beslenmenin önemini vurguluyor. Örneğin ‘Şok diyet yerine metabolizmayı harekete geçirmek için neler yapmak gerekir?’ kendimize soracağımız doğru bir soru. 

1.    Renklere, şekillere, isimlere ve inanılması güç vaatlere aldanmayın. Kilo vermek isterken sağlığınızı kaybetmemek için ayaklarınızı yere basın, gerçekçi olun.

2.    Kilo vermenin ve verilen kilonun korunmasının ciddi ve önemli bir iş olduğunu unutmayın. Fazla kilo ciddi bir problemdir ve şok diyetler gibi 2-3 günlük bir kandırmacayla asla çözülemeyeceğini kabul edin.

3.    Yiyecekleri gruplandırın. Grupların hangi yiyecekleri içerdiğini öğrenin.

4.    Uyguladığınız diyet programını ve yaşam şeklinizi benimseyin. Sağlıklı alışkanlıklar kazanın ve bırakmayın.

5.    Sabırlı olun, acele etmeyin. Amacınız yağdan kaybetmek ve başarınızın uzun süre korunabilmesi olmalı.

Karar verin ve sabırla uygulayın

Şok diyetler yerine bilinçli, sağlıklı bir beslenme modelini yaşam şekli haline getirmek için izlenmesi gereken yol sanıldığı kadar karmaşık değil. Önce karar verin, sonra sabırla uygulayın.

1. Sabah uyanır uyanmaz en geç bir saat içinde kahvaltı yapın. Metabolizmanıza enerji, protein, karbonhidrat, yağ almış ve böylelikle çalıştırmış olursunuz.

2. Kahvaltıdan önce bir su bardağına yakın ılık su, sonra bir su bardağına yakın normal sıcaklıkta su için. Sindirim sisteminizi harekete geçirin.

3. 2-3 saat arayla toplam altı öğün beslenin.

4. Öğünlerinizin çeşitli ve dengeli olmasına özen gösterin.

5. Öğünlerinizde karbonhidrat, protein ve yağı birlikte tüketin. Böylece vücudunuzu maksimum kalitede beslersiniz.

6. Salata ve çiğ sebzeyi istediğiniz kadar tüketebilirsiniz. Ana öğünlerde mutlaka yemelisiniz.

7. Bol su için. İstediğiniz zaman, istediğiniz sıcaklıkta, istediğiniz öğünde içebilirsiniz.

8. Sıvı yağ tercih edin.

9. Asla kızarmış yiyecek yemeyin.

10. Her gün en az yarım saat fiziksel aktivite yapın, enerji harcayın. Yürüyüş, bisiklet, yüzme, pilates kilo vermede etkili egzersizler.

11. Uyguladığınız diyet programından mucize beklemeyin, gerçekçi olun.

12. Kendinize kilo ve zaman hedefi koymayın. Bel bölgesindeki yağlanmanın azalmasını, kaslarda sağlıklı görünüm oluşmasını, mide ve uyku problemlerinin geçmesini ve rahat nefes alabilmeyi hedefleyin.

Kilo kontrolü için

Zayıflamanın ancak diyetisyen kontrolünde yapılabildiğini belirten Diyetisyen Burcu İnce, tek besine dayalı ya da karbonhidratı düşük, çok düşük enerjili diyetlerin sakıncalı olduğunu vurguluyor.

•    Yemekleri yavaş yiyin, iyi çiğneyin, küçük lokmalarla yiyin, aktivitenizi artırın.

•    Zayıflama ancak diyetisyen kontrolünde yapılabilir. Sadece patates, sadece yumurta, sadece lahana gibi tek besine dayalı diyetler, karbonhidratı düşük diyetler, çok düşük enerjili diyetler, öğün atlanarak yapılan diyetler sakıncalı.

•    Sağlıklı zayıflama en az üç öğünde, besin öğelerini yeterli ve dengeli içeren diyetlerle gerçekleştirilebilir.

•    Yan etkisi olmayan zayıflama hapı yoktur, bu nedenle her türlü zayıflatıcı hapı kullanmaktan kaçının.

•    Diyet yaparken fiziksel aktivitenin artırılması gerekir. Diyet yapmadan sadece fiziksel aktivite artırılarak zayıflamak çok güç. En az bir aylık yürüyüş programından sonra jogging programı uygulayabilirsiniz.

Başa dön tuşu